Oysa yaz ne güzeldi!
Kırlar, parklar ne güzeldi!
Ah, sınırsız koştuğunuz keçiyolları, sokaklar, caddeler; dizlerden, dirseklerden yükselen sızı ne güzeldi!
Haftada bir karış büyümeler, beklemeler, kavuşmalar; ne de çabuk geçip giden günler, haftalar… Havuzlar, göller, deniz, sizi kucaklayan su ne güzeldi!
Oysa yazda bir görüşebildikleriniz, çıkarsız kurulmuş arkadaşlıklar ne güzeldi!
Kitaplar; kendinizi unuttuğunuz, kaptırıp gittiğiniz, güneşin altında bitimsiz okumalar… ne güzeldi!
Oysa korkusuz mırıldandığınız şarkılar, türküler, ezgiler… ne güzeldi!
Toplar, topaçlar, ipler, salıncaklar, kaydıraklar, balonlar; kuşlar, güvercinler, kediler, sokak arkadaşlarımız köpekler, uçurtmalar… Ah, çooook güzeldi!
Koşmak, saklanmak, yorulmak, atlamak, soluk soluğa kalmak, zıplamak, ağaçlarda gezmek, atlama ağaçları, yüzmek, servis telaşsız uyumak ne güzeldi!
Arada başında kendimizi unuttuğumuz/ ekranında kaybolduğumuz telefonlar, tabletler, oyun konsolları, bilgisayarlar; bir anda sokaklarına karıştığımız sanal dünya, oyunlar… onlar da güzeldi… Kısacık yazışmalar, uyaran sesler… Oyunlarımıza, sokak sıcaklığına, koşmalarımıza ortak çıksalar, onları kıskansalar da…
Duydunuz kapıların hasretle açılışını…
“Ay, bir an da nasıl da büyümüş!” arkadaşlarınız da orada… Oh, özlediğiniz öğretmeniniz de bir yerlere gitmemiş. Dersliğinizin penceresi de gülümsüyor içtenlikle, bahçede dallarında kuşlarla sakince yükselen ağaçlar da…
Haydi, koşun bir güzel…
Okul bahçelerini, derslikleri, işlikleri, “var olduğu kadar” spor salonlarını/ sahnelerini… hepsini/ her şeyi sevdiğiniz yerlere; kırlara, denizlere, parklara, yollara çevirin bir güzel!
Her şeye, herkese karşın yapın bunu ki okullar da yaşanır olsun, güzel olsun, sizin olsun…
İyi okullar çocuklar!
Sadık Uygun Yayınları